bugün
- iğrenç bir his tarif et44
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi27
- sözlük yazarlarının abileri11
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks13
- hemşire kızlar nasıl oluyor22
- japonyada düşen insana yardım edenler11
- aşkta yaş farkı önemli midir15
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek18
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- insanlar melek mi şeytan mı8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi17
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- en yaşlı özelliğiniz17
- anın görüntüsü14
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz8
- emar15
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz43
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- yakışıklı ama zengin erkek12
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam14
- icardi190520
- özgür özel10
- suriyeliler suriye'ye dönsün16
- fake hesabım için nick önerileri9
- kruvasan ile kahvaltı yapmak8
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız12
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- insana kendini kötü hissettiren şeyler13
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekler arasından seri katil çıkmaması8
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- türkiye de 120000 atatürk heykeli olması15
- mustafa sandal'ın 1 mayıs paylaşımı13
- sözlüğün en götü güzel kızı21
- 1 mayıs8
- ahirette sorulacak ilk soru8
- 1 mayıs 2024 borussia dortmund psg maçı9
- uludağ sözlüğün bitmiş olması14
- sözlük kızlarını kategorize eden utanmazlar18
- kocamsunun hazırladığı sürpriz12
entry'ler (416)
kasım ayını büyük bir heyecanla beklememize vesile olmuş pink floyd albümüdür. grubun temel taşlarından biri eksik olsa da * ben yine bizi uçuracaklarına inanıyorum. şaka maka, bir pink floyd albümü bekliyoruz. pink floyd diskografisine yeni şarkılar eklenecek ve bunu ilk dinleme şansına sahip nesillerden biriyiz. inanılacak gibi değil. beklemesi bile mutluluk verici.
ayrıca, albümde "anisina" diye türkçe bir şarkı da geçiyor. bu şarkının, gezi fidanlarımıza bir gönderme olmasını umuyorum.
30'ar saniyelik uzay yolculukları için, buyrunuz:
http://www.pinkfloyd.com/theendlessriver/listen
ve yine kendine hayran bırakan bir albüm kapağı:
http://wac.450f.edgecastc.../files/2014/09/PFFull.jpg
ayrıca, albümde "anisina" diye türkçe bir şarkı da geçiyor. bu şarkının, gezi fidanlarımıza bir gönderme olmasını umuyorum.
30'ar saniyelik uzay yolculukları için, buyrunuz:
http://www.pinkfloyd.com/theendlessriver/listen
ve yine kendine hayran bırakan bir albüm kapağı:
http://wac.450f.edgecastc.../files/2014/09/PFFull.jpg
polonyalı yönetmen krzysztof kieslowski'nin henüz öğrencilik yıllarında çektiği, 1966 yapımı, siyah beyaz, sessiz kısa filmdir.
konu şöyle; tramvaya bir genç biner, güç bela yetişmiştir. etrafına şöyle bir baktıktan sonra dikkatini cam kenarında oturan genç bir kız çeker. kızı seyretmeye başlar. genç kız da gençten etkilenmiştir, verilen izlenim böyledir. fakat genç adam, kızla tanışmaya bir türlü cesaret edemez. bunun üzerine kızımız uyuyakalır. genç adamın tramvaydan inme vakti gelmiştir, iner. dışarıdan güzel kızımıza son bir bakış atar. tramvay ilerler. esas oğlanımız, indiğine pişman olmuştur ki giden tramvayın arkasından delicesine koşmaya başlar. tramvaya yetişip yetişemediği bilinmez. yönetmen açık uçlu bir son bırakmıştır biz izleyicilere.
izlemek isteyenlere:
http://www.youtube.com/watch?v=hovMRWNSOCw
konu şöyle; tramvaya bir genç biner, güç bela yetişmiştir. etrafına şöyle bir baktıktan sonra dikkatini cam kenarında oturan genç bir kız çeker. kızı seyretmeye başlar. genç kız da gençten etkilenmiştir, verilen izlenim böyledir. fakat genç adam, kızla tanışmaya bir türlü cesaret edemez. bunun üzerine kızımız uyuyakalır. genç adamın tramvaydan inme vakti gelmiştir, iner. dışarıdan güzel kızımıza son bir bakış atar. tramvay ilerler. esas oğlanımız, indiğine pişman olmuştur ki giden tramvayın arkasından delicesine koşmaya başlar. tramvaya yetişip yetişemediği bilinmez. yönetmen açık uçlu bir son bırakmıştır biz izleyicilere.
izlemek isteyenlere:
http://www.youtube.com/watch?v=hovMRWNSOCw
"iş asansöründe hayatını kaybeden işçilerimizin tamamı hastaneye götürüldü. kayıp sayımız kesin 10 olarak netleşti. başımız sağolsun."
cümle tanıdık geliyor değil mi? çünkü hep aynı senaryo, hep aynı sözler. hiç değişmiyor. iki hafta önce aynı yerde aynı kaza meydana gelmiş, işçiler şans eseri kurtulmuş. peki önlem olarak ne alındı, ne değişti? yine kocaman bir hiç, yine hiç.
o insanların hayatları zerre kadar umurlarında değilken, artık ülkemizde klişeleşmiş "başımız sağolsun." tarzı sözler sarf edince kendilerince vicdanlarını mı aklıyorlar acaba merak ediyorum. aynı olayın iki hafta gibi kısa bir süre önce gerçekleşmesine rağmen bu kadar vurdumduymaz olmak gerçekten bir yetenek(!) artık. aptal bir basın açıklamasında baş sağlığı dileyince iş bitmiyor, olayın özüne inmek lazım. ama yine unutulur, yine tekrarlanır, yine önlem alınmaz. ne acı değil mi, alışıyoruz.
düşünüyorum. neden bu kadar kötülük? neden bu kadar bencillik, böylesine vicdansızlık? sevgisizlik neden? işte, bizim ülkemizin en büyük problemi bu; insan sevmemek.
gerçekten de biz bu ülkede şans eseri yaşıyoruz. bir kez daha anladım.
cümle tanıdık geliyor değil mi? çünkü hep aynı senaryo, hep aynı sözler. hiç değişmiyor. iki hafta önce aynı yerde aynı kaza meydana gelmiş, işçiler şans eseri kurtulmuş. peki önlem olarak ne alındı, ne değişti? yine kocaman bir hiç, yine hiç.
o insanların hayatları zerre kadar umurlarında değilken, artık ülkemizde klişeleşmiş "başımız sağolsun." tarzı sözler sarf edince kendilerince vicdanlarını mı aklıyorlar acaba merak ediyorum. aynı olayın iki hafta gibi kısa bir süre önce gerçekleşmesine rağmen bu kadar vurdumduymaz olmak gerçekten bir yetenek(!) artık. aptal bir basın açıklamasında baş sağlığı dileyince iş bitmiyor, olayın özüne inmek lazım. ama yine unutulur, yine tekrarlanır, yine önlem alınmaz. ne acı değil mi, alışıyoruz.
düşünüyorum. neden bu kadar kötülük? neden bu kadar bencillik, böylesine vicdansızlık? sevgisizlik neden? işte, bizim ülkemizin en büyük problemi bu; insan sevmemek.
gerçekten de biz bu ülkede şans eseri yaşıyoruz. bir kez daha anladım.
pink floyd benim için bir müzik grubu olmasının çok daha ötesindedir. onlarla tanışmam babam sayesinde oldu, bebekliğimde bile ninni niyetine (bkz: the post war dream) eşliğinde uyuturlarmış beni. böyle böyle bilinçaltıma işlenmiş oldular sanırım.
müzik grubu olmasının çok ötesinde demiştim evet. ben kendi çapımda onları bireyselleştirdim. hayali bir arkadaş yaptım kendime. mutlu-mutsuz, iyi-kötü her anımda, her duygu patlamamda, düşünceli zamanlarımda hep ona sığındım. gerçekten tüm dikkatimi vererek onları dinlediğimde insanı gerçek dünyadan soyutladıklarının farkına vardım. gerçek dünyayı ve insanları pek seven biri olmadığım için de her fırsatta onları dinledim. bir nevi kaçıştı benim için. anlayacağınız kendileriyle uzun yıllardır süren bir beraberliğimiz var, yaşadığım sürece de olacak. geçenlerde kendimce en sevdiğim, en can alıcı bulduğum şarkı sözlerinden birini sol koluma çizittirdim, o; yaşadığım sürenin ötesinde de benimle olacak.
sonuç olarak, pink floyd müzikal bir ideolojidir. bu ideolojiyi gerçekten benimseyerek dinleyen, her bir notasının tüm vücudunda depar atarmışçasına dolaştığını hisseden, her bir şarkı sözünü en ince ayrıntısına kadar anlamaya, şarkıları dinlemekle hissetmek arasındaki o büyük uçurumun farkında olan pink floyd severlere buradan selam olsun. istesek dünyayı fethederiz; o zaman tayyip falan da gider bak, bir düşünün derim.
müzik grubu olmasının çok ötesinde demiştim evet. ben kendi çapımda onları bireyselleştirdim. hayali bir arkadaş yaptım kendime. mutlu-mutsuz, iyi-kötü her anımda, her duygu patlamamda, düşünceli zamanlarımda hep ona sığındım. gerçekten tüm dikkatimi vererek onları dinlediğimde insanı gerçek dünyadan soyutladıklarının farkına vardım. gerçek dünyayı ve insanları pek seven biri olmadığım için de her fırsatta onları dinledim. bir nevi kaçıştı benim için. anlayacağınız kendileriyle uzun yıllardır süren bir beraberliğimiz var, yaşadığım sürece de olacak. geçenlerde kendimce en sevdiğim, en can alıcı bulduğum şarkı sözlerinden birini sol koluma çizittirdim, o; yaşadığım sürenin ötesinde de benimle olacak.
sonuç olarak, pink floyd müzikal bir ideolojidir. bu ideolojiyi gerçekten benimseyerek dinleyen, her bir notasının tüm vücudunda depar atarmışçasına dolaştığını hisseden, her bir şarkı sözünü en ince ayrıntısına kadar anlamaya, şarkıları dinlemekle hissetmek arasındaki o büyük uçurumun farkında olan pink floyd severlere buradan selam olsun. istesek dünyayı fethederiz; o zaman tayyip falan da gider bak, bir düşünün derim.
bir oğuz atay klasiğidir.
"...ben, gecekonduda yaşayan ve insanlıktan emekliye ayrılmış bir adamım. bakkal defterim var, kira kontratım var. ev sahibine, hepiniz gibi -burasına dikkatinizi çekerim: hepiniz gibi- kiramı ödüyorum. o halde ben varım. cogitosuz ergo sum albayım, cogitosuz ergo sum."
(bkz: tehlikeli oyunlar)
"...ben, gecekonduda yaşayan ve insanlıktan emekliye ayrılmış bir adamım. bakkal defterim var, kira kontratım var. ev sahibine, hepiniz gibi -burasına dikkatinizi çekerim: hepiniz gibi- kiramı ödüyorum. o halde ben varım. cogitosuz ergo sum albayım, cogitosuz ergo sum."
(bkz: tehlikeli oyunlar)
sadece "özür dilerim" demekten ibaret değildir. bazen bir bakışla, mahcup bir gülümsemeyle, davranışlarla da pişmanlık sinyallerini verebilir insan; böylesi çok daha etkilidir.
türkçe müziğin bokunun çıktığının bir başka kanıtıdır. ya şarkı dediğinde bir ruh olur, his olur. nerdesin aşkım burdayım aşkım ne yahu? yaratıcılığın(!) sınırları zorlanmış, insan gerçekten hayret ediyor.
fatih'te ruh hastası bir yaratık tarafından eziyete uğrayan zavallı kediler. bir de şu sıralar sayısının artmasıyla daha da fazla dikkatimi çeken, sahil kenarındaki at arabaları. at arabalarına binip embesil gibi selfie çeken insanlar. ve o insanları taşımak zorunda bırakılan zavallı atların titreyen bacakları.
bilim adamları erdoğan'ın son isteğini tamamladı. türkiye'nin %99'u erdoğan'ın klonlarından oluşuyor. kalan %1'lik kısım da bilim adamlarıydı zaten, şimdi klon erdoğanlar onları yok edecek ve tüm türkiye'yi ele geçirecek. klonlar; çalma, öldürme ve kınama üzerine programlandı.
eski günleri hatırlatan başlıktır. sürekli aynı şarkıları dinleyip dursak da çok güzeldik be, samimiydik.
o değil de, bundan yıllar yıllar önce sıcak bir yaz gününde kaybetmiştim walkman şeysini. ne ağlamıştım yahu. çalınmadığına da emindim. hadi alet gitti, kasetler falan da yok oldu onunla birlikte. bak ya şimdi yine kafama takıldı, işte arkadaşlar hayatımın en büyük gizemi. iyi dram filmi konusu olurmuş aslında.
o değil de, bundan yıllar yıllar önce sıcak bir yaz gününde kaybetmiştim walkman şeysini. ne ağlamıştım yahu. çalınmadığına da emindim. hadi alet gitti, kasetler falan da yok oldu onunla birlikte. bak ya şimdi yine kafama takıldı, işte arkadaşlar hayatımın en büyük gizemi. iyi dram filmi konusu olurmuş aslında.
ölüm haberinin dün geceden beri etkisinden çıkamadım. aklıma sürekli o içten, sıcak, o tüm benliğinizi kaplayan dünyalar güzeli gülüşü geliyor, o gülüşe ölümü yakıştıramıyorum. benim için bir oyuncudan çok öğretmendi. genellikle hep öğretici rolleri oynardı zaten, konusuna bile bakmadan her filmini izlerdim sırf o var diye. öyle de güzel verirdi ki bize karakterin duygularını, her filminde ağlatırdı.
onun filmleriyle büyüdük, onunla öğrendik biz.
efsaneleri tek tek kaybediyoruz. bazı insanlar "öff ne kadar samimiyetsiniz, sanki yakınınız, yav hee hee." falan kafasında, ne yazık ki gördüm-duydum. şu rezilliklerinizi bari şu adamda yapmayın be, rica ediyorum yapmayın şunu.
ve evet ben bugün bir yakınımı kaybettim, en sevdiğim öğretmenimi.
bir daha gelmez böylesi, mutlu uyusun.
onun filmleriyle büyüdük, onunla öğrendik biz.
efsaneleri tek tek kaybediyoruz. bazı insanlar "öff ne kadar samimiyetsiniz, sanki yakınınız, yav hee hee." falan kafasında, ne yazık ki gördüm-duydum. şu rezilliklerinizi bari şu adamda yapmayın be, rica ediyorum yapmayın şunu.
ve evet ben bugün bir yakınımı kaybettim, en sevdiğim öğretmenimi.
bir daha gelmez böylesi, mutlu uyusun.
gündem butonuna tıklandığında, ilk sırada gelen başlığın bildiğiniz üzere hepimizi ciddi derecede ilgilendiren ve üzerinde ciddi ciddi düşünmemizi gerektiren bir konu olan (bkz: sözlük yazarlarının boyu kilosu) olması durumudur.
(bkz: merve nin doğum günü partisi klibi)
merve'nin annesidir. gelinlik ve altınları çok sever. kendini de çok sever. hatta sadece kendini sever evet.
merve'nin annesidir. gelinlik ve altınları çok sever. kendini de çok sever. hatta sadece kendini sever evet.
benim bildiğim tayyip dirilir. kafası koparsa bilemem tabi.
bir (bkz: retrica) aşkıdır aynı zamanda.
keşkeler, acabalar.
"hala ugg modası sürüyor mu?" diye düşündürmüştür.
yanlış anlaşılmalara sebebiyet veren durumdur. bir de kesme işareti yerine boşluk yapınca hiç estetik durmuyor yahu. izin verin keselim.